1 Aralık 2012 Cumartesi

Ahh ahhh!




Herkes hayatında farklı şey olsun ister, sahip olamadığına göz diker insanoğlu..
Yeni bir ev, başka bir iş, son model araba, daha fazla giyim-kuşam, yeme-içme, gezme-tozma..
Ya da konuşabileceğin bir dost, sevebileceğin bir eş, hayatını adayacağın çocuk, heyecan, mutluluk, kalp çarpıntısı..
Hiç bitmeyecekmiş gibi gelir ama sahip oldukça körelir, bir başka istek ayyuka çıkar..
Bazen çok basit şeyler istiyorum. Akşamları kapımı çalan birisiyle ‘bugün günün nasıl geçti, kimi gördüm biliyor musun' tarzında sohbetleri yemek masasına taşımak akabinde kahve içip fal adı altında uyduruktan konuşmalar yapmak, televizyon kumandasını paylaşamamak, koltukta uyuyup kalınca üzerimin örtüleceği bilmek gibi..
Hayaller kurmak her yaşa özgü ama planlar yapmak genelde gençlik çağlarında oluyor, bir takım yaratıcı fikirlerle geleceğe dair adımlar atılıyor. Olgunluk çağında ise bunlar kullanılıyor. Günahıyla vebaliyle harcanıyor..
Bir sürü heves, umut, enerji rafa kalkıyor yerini karamsarlık alıyor. Gitsem ama nereye gitsem endişesi bu saatten sonra ne yapabilirim karmaşası..
Olmasa keşke.. keşke bu kadar çok keşke girmese hayatımıza..
Bizi anlayan ama aynı dili konuşamadığımız insanlara ihtiyacımız olur çoğu zaman, beden dili belki de daha az yaralar bizi, bu durumda anlarız ki ağzımızdan çıkan her söz ne kadar önemliymiş..
Basit yaşa diyerek ne güzel söylüyor şair..
Bir diğeri de çok sevme mesela o daha az severse kırılırsın diyor.. Yüreklerine sağlık, iyi ki var olmuşlar..
Böyle küçük şeyler işte, her şey kendi içinde çelişiyor.. inişler, çıkışlarla dolu hayatımız her daim bize göz kırpıyor, ya tutunacaksın ya bırakacaksın kendini, ucundan kıyısından yakaladığın zaman o seni atıyor üzerinden..
Hiç kendimizi kandırmaya gerek yok, böyle gelmiş böyle gidiyor! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder