23 Haziran 2015 Salı

Gün nasılsa bitecek




Az da olsa öyle kesişim noktaları vardır ki..
Düşün koca bir hayatın var ve  aynı günde hem en mutlu anı hem de en hüzünlü anı yaşıyorsun. 
Birinin heyecanı diğerinin üzüntüsüne karşı geliyor. 
Yaşarken hiç komik değil..
Daha bunlar benim iyi günlerim dediğiniz zamanlarda ise yeni bir felakete yelken açıp beklemeye alıyorsunuz kendinizi..
Yine karmaşık duygular hepimizin girip de içinden çıkamadığı..
Kimisi yazar, kimisi okur, kimisi yaşar..
Her yazıda bir sonuca varmak zorunda değiliz, her okuduğumuz şeyde de öyle, bazen havada kalır. 
Ama yaşadığımız şeyin sonu belli, ölüm!
Şimdi size iyi yaşayın, güzel yaşayın, kıymetini bilin, ama süper yaşayın, gayet hoş yaşayın, daha daha mutlu yaşayın diye bık bık edecek değilim aslında bunu yazmış olsam da..
Sizi, size bırakıyorum, kendimi de kendime..
Hayat 1-0 öndedir nasıl olsa. Bütün sayılar hızla yok olur. Hele sıfır kaybolur gider zamanda. Halbuki gökten zembille inmemiştir. Ne geçmişin yükü vardır üzerinde ne geleceğin kaygısı. Büyük buluştur, kehanetlerin başlangıcıdır.
Sıfıra sıfır elde var sıfırdır her bir taraf.. Bir o kadar büyük ve bir o kadar hiç. 
Çarp sıfırla ne elde ediyorsun gör bakalım.
Çarp kendini kendinle.. Dön bak aynaya.. O sensin işte!
Ve sen iyisin, hoşsun, güzelsin, dolusun!
Hayatın dopdoluysa, kafan karışıksa, uzun bir günün akşamında koltuğuna kurulup kendini rahat konumuna aldıysan zaten yazmak dahil hiçbir şey  umurunda olmuyor. 
Yaşıyoruz, yaşlanıyoruz.. Hızlı yaşa, çabuk yorul, bir anda gelip geçiversin hayat ve sen tadına bak, eyvallah etme..
Değer verdikçe bir yerleri kalkıyor çünkü! 
Halbuki sıcak bir kalp, başını koyabileceğin bir omuz, mırıldanan bir ses, sarıp sarmalayan kollar, şefkatle bakan gözler olsa hiç fena olmazdı. 
Neyse ne.. Aşktan bahsedecek değiliz burada, hepimizin inanmadığı ama her seferinde burnunu boka batırdığı, çıkmak isterken çıkamadığı, o acıyı bile sevdiği, aklın beş karış havaya çıktığı, gözlerin salak salak baktığı, romantik, erotik, kritik anlarda bile kitlenip potansiyel aşık kıvamından mütevellit kışkırtıcı olan bir o kadar da munis görünen şeyin içimize işlemesine izin verecek değiliz..
Hayal ettiğinde güzel çünkü, sinema filminde güzel, kitaptaki karakterlerin üzerinde güzel, müzisyenin melodilerinde güzel..
Davulun sesi hep uzaktan güzel!
Kapat hadi kapat

3 Haziran 2015 Çarşamba

Neyse






Hayatın pek çok kişiyle beraber geçiyor.. 
Komşuların, kuaförün, öğretmenin, mahallenin delisi, apartmanın kapıcısı, annenin arkadaşları, arkandan vuran, yüzüne söyleyen, ayağına çelme takan, sırtını sıvazlayan, çayını getiren, sırrını paylaşan, ödevini yapan, bale yapmayı öğreten ve saire..

Ama özel bir kişi de var muhtemelen, aradaki macerada tek olduğun, bazen çekinip bazen kaplan kesildiğin.. Yalanın dolanın olmadığı, gün yüzü gibi ortada, sırlarını açığa verecek kadar zayıf olabildiğin.. maskesiz, kendin olduğun..
Günahıyla vebaliyle yaşamak istediğin şeyler var, daha fazlasını istediğin şeyler de var..
İstiyorsan yapacağın şeyler bunlar, bazı şeyler geliyorum der çünkü, bazen habersiz de çıkagelir, canını yakar, her şeyi berbat eder. 
Ya da hiç alışılmadık şekilde mutlu eder. 

İlişki dediğimiz şey böyle.. icat edilmesi ilk insanlara kadar gidiyor olabilir. 
Erkek sevişmeyi bulduysa kadın da baş ağrısını bulmuştur kesin, buna karşılık erkek ağrı kesiciyi icat ettiyse kadın da bahane üretmeyi, trip atmayı icat etmiştir. Artık evliliği hangisinin bulduğu önemli değil..
Hepsi meraktan aslında..
Sonrası üreme, nesli devam ettirme..Baktılar bunun sonu yok, doğum kontrolünü buldular.

Neyse..
Bi çay içelim bari, fazla düşünmeyelim bunları, içinden çıkabileceğimiz şeyler değil!