Şekspir’i anlamak bu iki kelimeyi anlamakla eşdeğerdir
belki, kim bilir..
Anlamak.. derinliği olan bir sözcük: hayatı, insanları,
aşkı, sevdayı, bilimi, kitapları, hayvanları, çocukları, kainatı, doğayı, ölümü ve daha bir çok şeyi..
Peki anlayabiliyor muyuz?
Olumsuz!
Ve hayatımız anlamaya çalışmakla geçiyor, işte bütün mesele
bu!
Şekspir’i anlamak ya da anlamamak, bunun önemini vurgulamaktan
çok eserlerinin içinde yolculuğa davet ediyorum sizi. Sayfaların arasında
ağır aksak dolaşarak içe sindire sindire, acelesiz, telaşsız, belki biraz
dingin, belki umutla yapılan o gezide sık sık büyülenir, eğitilir ve tatmin
olursunuz.. Bu tarzı başka bir yerde bulamayacağınızı tekrarlarsınız kendinize,
eski, tekdüze bilgilerden ve duygulardan sıyrılıp yepyeni ufuklara yelken
açarsınız..
Onun kahramanlarını hayatınıza taşır, idol olarak kabul
edersiniz, onun sözlerinden ders çıkarır, uygulamaya koyulursunuz..
Ve dediği gibi belki de ölmekten korkarsınız yaşamayı
bilmediğiniz için, sevmekten korkarsınız sevmeyi bilmediğiniz için..
Sizi Macbeth’in entrikalı, Romeo ve Juliet’in duygulu,
Othello’nun büyülü, Hamlet’in güçlü, Julius Sezar’ın dramatik dünyasına davet
ediyorum..
İçeri girin ve bırakın kapı açık kalsın:)