13 Mayıs 2013 Pazartesi

11 Mayıs 2013.. Unutma, unutturma!!




Aslında pek çok şey yazmak isterken ya-za-ma-yı-şım-dan dem vurarak yapacağım bu girizgahta aklımda yapmam gereken işler ve beni yazmaktan alıkoyamayan inatçı bünyem, suratımdaki bombalanmış Reyhanlı imgesinden öte gidemeyen bir ifadeyle birlikte ellerim titreyerek, ara ara gözlerim sulanarak, içimden ettiğim ağız dolusu küfürlerin yerini bulmasını umarak, içim yanarak, sanırım lafı da dolandırarak aktarmaya başladığım, gerçek olmasından rahatsız olduğum keşke rüya olsaydı da uyandığımızda her şey eski haline dönseydi dediğim, pek de haz etmediğim anneler gününü bile kutlamayı tercih edeceğim bir gün yaşadık..

11 Mayıs, en büyük terörist saldırının gerçekleştiği gün..

Önce kim yaptı meselesi ortaya atıldı, ne fark ederdi ki..Yüzlerce can gitmiş, insanlar perişan olmuş,kan dökülmüş, bu kanlar üzerinden yapılan siyaset kimin tiyniyetinde merak ediyorum ve lanet okuyorum..
Ardından gelen yayın yasağı memleketimdeki medyanın ne kadar güçsüz ve çaresiz olduğunu gözler önüne seriyor ve haber alma özgürlüğümüzün içine ediyor..Bu ülkenin çivisi çıktı deyince de tepki alınıyor!!
Ve akabinde gelen açıklamalar.. 'Bu saldırılar Suriye politikamıza yönelik değil, bölgede güçlenen, büyüyen Türkiye'ye yönelik saldırılardır'!!

İnanan inandı ve hayat devam etti, maçlarla, dizilerle, eğlence programlarıyla..
Bugün 13 Mayıs, birkaç yazı, sosyal medyada dolaşan birkaç fotoğraf ve yorumlardan başka hiç bir şey yok..

Vicdanı olan her insanın içini acıtacak bir kare bile tüm olayın özetini ortaya koyuyor.. 
Ne kadar zayıf ve kırılgan bağlarımız olduğunu bir kez daha anlıyoruz, umarsız koyun sürülerinden oluşmuş kitleden daha ne beklenebilir ki.. 

Pardon bugün hangi dizi vardı!! 




7 Mayıs 2013 Salı

Mutlu ol..





Kendi mutluluğunu gözetmeyi öğrenmek.. 
Az önce okudum yazının birinde bu cümleyi, döndüm tekrar okudum, kalktım soğuk bi su içtim, dolandım evin içinde, çamaşırları astım, bir daha okudum hiç bi halt anlamadım. Hala düşünüyorum kendi mutluluğunu gözetmeyi öğrenmek ne demek diye..

Ben, benim düşündüklerim, benim hayallerim, benim isteklerim, benim evim, benim işim, benim sevgilim, benim gardırobum, benim yazılarım, benim kitabım, benim yaptığım kek, benim saçım, benim kaşım, benim gözüm, ben.. ben.. ben.. 

Bunu mu öğrenmemiz gerekiyor acaba mutluluk için..
Gözetmek ne ya.. Ya da bunu öğrenmek.. Termodinamik dersi mi ki öğrenicez..
 Dilini bilmediğin bir ülkeye gidersin yol sormayı öğrenirsin, ilkokula başlarsın okumayı-yazmayı öğrenirsin, dar alanlarda manevra yapmayı, geri geri park etmeyi öğrenirsin, rakının yanında beyaz peynir ve kavunun iyi gittiğini, pilav yapmayı öğrenirsin mesela.. 
Hani birini kaybedersin yalnız kalmaya alışırsın. Acıya dayanmayı, acıyla yaşamayı öğrenmezsin, sadece alışırsın.. Neyse konuyu saptırmayayım.
Mutluluk öğrenilebilen bir şey midir? Mutluluğunu koruyabilir misin? Bunu nasıl gözetirsin, kimden, neyden saklarsın, arada yıkayıp temizler misin? Açıp havalandırır mısın? Yemek yedirir, ayran içirir misin? 
Allasen anlayan biri varsa beni de aydınlatsın yoksa gidip ayran içicem.. 

4 Mayıs 2013 Cumartesi

Beni benimle bırak





Sakinim ben, ufak mırıltılarla hayallerden bahsediyorum, öyle yüksekte oturuyorsun ki beni duyabilmek için aşağıya eğilmek zorunda kalıyorsun ve biraz da küçülmek..
Soruların var, fırtına gibi.. Biraz sallanıyorum, güvertemden içeri giriyor dalgalar..Toparlanıyorum..
Beni bu yüzden tutuyorsun, sana direneyim diye..
Benim hayallerimin zerre kadar değeri yok, gerçeklerle çıkıyorsun karşıma, alıştırıyorsun, koparıyorsun dünyamdan..
Bilmiyorsun ki artık kurallar değişiyor hatta tamamen kalkıyor, nedendir bu ertelemek nedendir bu savaş..
Ne çok tuhaf şey oluyor dünyada, ayak uydurmak varken çarpışıyoruz..Seneler bizi eksiltiyor anlamıyoruz..
Adını bile koyamıyoruz bulunduğumuz durumun oysa bir ismi olmalı her şeyin..
Hayatta her şey bir kere olur, bir kez gülümser sana sokaktan geçen o kadın, o sıcaklık, o heyecan bir kez yaşanır ve her şey kaybolur sonra..
Anıları yeniden yaşama çabasıyla geçerken hayat, bir kerelik hikayeler içimizden geçer gider..
Ne zaman başladı bu hikaye ne zaman bitecek diye sorup sorgulamadan hemde..
Bencilsin.. Önemsediğin kavgalara karıştın, etrafını sorgulamaya gerek görmedin, kendi sıcaklığınla yandın, diğerleri soğuk iklimlerde dolaşırken..
Hadi şimdi beni hayallerimle bırak, sen istersen kavrul.. Beni dahil etme, bırak da başka fırtınalarda gerekirse boğulayım..