30 Mayıs 2016 Pazartesi

Her şey detaylarda gizli!




Hepimiz uydurma hikayelerin arkasına sığınmışız. Beyaz yalanlar, pembe yalanlar bir ilişkiyi kurtarmak adına çevrilen dolaplar olmuştur.

Onun hikayesi ne kadar açık diye sormak lazım kendimize!

Mazereti geçerli mi, katakulliye mi getirildik, aldatıldık mı, kandırıldık mı, öğrensen ne olur öğrenmesen ne olur, sonucunu değiştiremeyeceğin bir şeyse eğer canını sıkmaya değer mi?

-Hayatta ne çok soru var değil mi? Bak bunu bile soru cümlesiyle yazıyorum. -

Aptal yerine konmayı, kullanılmayı, kandırılmayı, yönlendirilmeyi kimse istemez. O halde bir yerde gerçeklerin ucundan tutmak gerek. Görmedim, duymadım, bilmiyorum felsefesi kaybedecek şeyleri olanlar için geçerlidir. Senin de varsa eğer yazının bundan sonrasını okuma zaten.

Bir ilişkiyi oluşturan faktörler vardır. Bu arkadaşlık olur, eş olur, dost olur, kardeşlik olur falan filan. Bu faktörler artık yaşadıklarından öğrendiğin şeyler kategorisine giren şeylerdir. İlgi, sadakat, dürüstlük, saygı, fedakarlık, hoşgörü gibi.. Bunların bir arada durabilmesi de gerçeklerin su yüzünde olmasına bağlıdır.

İstisnaları her zaman bir kenara bırakıyoruz. Mesela kendini iyi hissetmeyen birine ‘her şey güzel olacak’ diye teselliler verebiliriz. Ya da çatının üzerine çıkıp da ‘bana eşimi ve çocuklarımı getirin, yoksa atarım kendimi aşağıya’ diyen biri için eşini ve çocuklarını getiriyoruz diyerek zaman kazanılabilir.

Ama haftada üç gece toplantı bahanesiyle geç gelen bir kocanın uyduracağı hikayeler bellidir. Banyoya girerken cep telefonunu yanına alan bir sevgiliden şüphe etmek gerekebilir. Gerçi biz bunlara takılmıyoruz.

Ne yapıyoruz?


Şüphelendiğimiz kişiyi bir köşeye çekip ağzını burnunu dağıtıyoruz! 

-Şaka yahu, ne haliniz varsa görün, banane, sizle mi uğraşıp durucam :) -



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder