21 Şubat 2014 Cuma

Ama deniz yok burada



Aslında Ankara için normal bir gündü. Ama yabancıların bu ayaza alışması zordu. Tunalı caddesi boyunca yürüyen insanlardan hangilerinin Ankaralı oldukları sezilebilirdi. Başında bere, boynunda atkı olan bu insanlar yürürken gülümseyip selam verebilirdi. Başları önde, ayakları ise yere sağlam basardı. 

Gökyüzü kırmızıydı, olası bir kış akşamında Ankara'da görülebilecek bir manzaraydı. Kafeler tıka basa doluydu. Sokak aralarında, dört duvara bakan ortamıyla, sıcak dost sohbetleri olan bu mekanlarda gençler hala aşktan bahsederken, biraz daha yetişkin gruplar hayatın içinde kendilerine yer ediniyorlardı.

Yeryüzünde anlatılan pek çok hikaye gibiydi bu kentlilerin hikayesi ama sıradan bir yaşamı sıra dışı hale getirmeyi de biliyorlardı. 
Olmadık zamanda hüzünlerini alır getirir baş köşeye koyarlardı. Bir kahve içimlik zamanda sigaranın sonunda bir fırt içimlik kalır ya, işte o umutla kente bağlanan insanlar için biçilmiş kaftan gibiydi.

Ankara için normal bir gün, bir yabancı için sevmediği  işte çalışma mecburiyetine benziyordu. Gitme şansı olan ama gidemeyen. Hep o umutla yaşayan..
Ne anlatması ne yaşaması kolay olan, ne vazgeçilen ne devam edilen, yaşanılan hayat gibi, kaybedilen zamanlar gibi, eski zaman aşkları gibi, öylesine işte..






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder