26 Ekim 2013 Cumartesi

Masallarla büyüdük-part two-




Kuzey'in kulaklarını çınlatan ses..

Artık duramazmış yerinde, hızla sesin geldiği yöne doğru koşmaya başlamış. O koştukça ses uzaklaşıp, derinleşmiş. Kafasında deli sorularla koşmaya devam etmiş. Ve aynı yere gelmiş, yani kuzulara masal anlattığı yere.. 
Kulağında yankılanan ses yine yükselmiş. Tekrar koşmaya başlamış. Dünya çılgınca dönüyor gibiymiş, koştukça dönüyormuş. Sanki birisi onunla dalga geçiyormuş. Koştukça sesi duyamıyor, durunca ses yükselip kulaklarını deliyormuş. 
Bütün gece dolanıp durmuş, sonunda kendini yatağında bulmuş. 
Yoksa rüya mıymış?

Bu arada küçük kız ormanın derinliklerinde bir ağaç kovuğunun içinde uyuyakalmış. Uyandığında ağaçların yaprakları arasından sızan güneş ışığı gözünü kamaştırmış. Yanına yaklaşan bir örümcek görmüş, çığlık atarak uzaklaşmış oradan.

Bu çığlığı duyan Kuzey, hemen yatağından kalkıp ormana doğru koşmaya başlamış ama yine aynı şeyler oluyormuş. Etrafında dönüp duruyor, aynı yere geliyormuş. 

Kuzey debeleniyor, Naz çok korkuyormuş.. İkisi de ne yapacağını bilmiyormuş. 
Biri ormanda tek başına, diğeri ona yardım etmek uğruna deli divane..Ve birbirlerinden habersiz..

Hiç gidilmeyecek bir yerin, hiç yaşanmayacak bir diyarın bahçelerinde açan çiçekler gibi uzak, hiç birikmeyecek anılar kadar, hiç düşmeyecek gözyaşı, atılmayacak kahkaha, tadılmayacak mutluluklar gibiymiş onların çırpınışı..

Ve ben bir masal uydurdum  kaçıp saklanmaları için..Benim masalımın çocuk kahramanları..
Masal olan gerçek olamaz çünkü..
Ama gerçekler masal gibi olabilir..
Kim bilir, belki..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder