Her geçen gün değerini kaybederek yitirdiğimiz değerlerimiz
var ya hani haysiyet, doğruluk, dürüstlük, onur gibi, işte tam da oradan söze
başlamak istiyordum ki konuya bir filme dayanarak dem vurmak istedim.
Filmin adı: Memleket Meselesi;
Yönetmenliğini İsa Yıldız’ın yaptığı ve başrollerinde Ahmet
Uğurlu -ki bence müthiş bir oyunculuğa sahiptir kendisi- Füsun Demirel, Tuna
Orhan gibi değerli sanatçılarımızın bulunduğu film tam da ‘işte budur benim
memleketim, işte budur yurdumun insanı’ dedirtecek cinsten trajikomik bir
öyküyle karşımıza çıktı.
Nasıl mı?
Emekliliği gelmiş bir ilkokul öğretmeni olan Adil Hoca,
uğradığı bir haksızlıktan dolayı gururu incinerek hukuk mücadelesi başlatır. Adaletin
yerini bulması için inatçılığı ve kararlılığından vazgeçmeyerek hak arama
mücadelesini en üst mercilere kadar ulaştırıp ‘memleket meselesi’ haline
getirir.
İşte böyle..
Neler mi oluyor?
Aslında hepimizin bildiği şeyler.. sonunda düşündürücü izler
bırakan ama kocaman bir hiçliğin bizi alıp götürdüğüne ve sanki bir şey
yapmanın anlamsız olacağına, yapan insanların da başına neler geldiğine dair
göndermeler barındıran şeyler..
Memleket demek ne demek?
Memleket demek, sen demek, ben demek, biz demek.. der Ahmet
Şafak.
Kıssadan hisse, birlik olmak..
Ama kimin umurunda?
Omuz omuza vermediğimiz şu günlerde, ne kaldı geriye bize
dair, birliğimize, bütünlüğümüze dair..
Birazcık haysiyet kaldıysa derim ben, gelin birlik olalım..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder