26 Mayıs 2017 Cuma

Kendi hikayemizde boğulmak

tumblr writer ile ilgili görsel sonucu

Hayatımı yazsam kısa öykü bile olmaz. Şöyle bir Ege kasabasına yerleşirsem eğer, yazı yazmaktansa doğanın, denizin tadını çıkarırım. Şu yazmış, o yazmış, ben bunun tillahını yazarım diye komplekslerim yok, çok şükür. Babaannemin hikayesi bile milyonlar satmaz.

Çoğu zaman sancıyla gelir ilham, bir çeşit kabızlık hali gibi. İçinde birikir, dışarı çıkması acıyla olur. Bir oturuşta yazan yazarlara şapka çıkaralım, öyle kolay olmuyor o işler. Oturmak lazım, uzun uzun oturup düşünmek, konsantre olup içini dökmek lazım. Öncesinde lifli besinler yiyip, bol su içerseniz daha kolay olacaktır. Tamam tamam şaka.

Biz ne ara okumayı bırakıp yazmaya başladık ki! Evet çok okumuyorduk zaten ama yeni yapılan bir istatistik Türkiye'de günde bir dakika kitap okunduğunu buna karşılık üç saat sosyal medyada vakit geçirildiğini söylüyor. Vallahi o bir dakika da instagramda kitabı paylaşmak için okunuyordur bunu da buraya yazıyorum.

İnsan bir yere gitmeden önce yol haritası çıkarır değil mi? Özellikle dönemeçlerde kontrol edilir, doğru mu gidiyorum, yolumdan sapmış mıyım diye. Ama biz her şeyin içine bodoslama dalmış olarak buluyoruz kendimizi. Sonra da boğuluyorum diye şikayet ediyoruz. Tecrübesizlik, bilgisizlik, merak ve bitip tükenmek bilemeyen hırsımız yüzünden büyük bir kirliliğin içinde bocalıyoruz. Herkes her şeyi yapmaya kalktığında herkesin her şeyi yapamayacağını söyleyen yazılar yazıyoruz. 
Önce bir otur, oku, düşün değil mi? Ama yok, çok biliyoruz hepimiz. Kısa yoldan köşeyi dönmeyi isterken virajı alamayıp çarptığımızda, bir başka köşeyi dönmek isteyen kişilere paramızı ve sırlarımızı kaptırıyoruz. 
Allah hepimizin belasını... aman neyse.. banane.. verecek zaten!





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder