15 Eylül 2010 Çarşamba

sonbahar

Belki de şu an benim şehrime yağmur yağıyordur.
Islak caddeleri, gri denizi, yosun kokan sahiliyle öyle yalnız kalmıştır.
Bir gün dönebilecek miyim oralara yoksa ömrüm burayı beklemekle mi geçecek acaba?
Bunları yazayım ki içimdeki boşluğun büyümesine engel olayım istiyorum. Dönemesem de şehrime o renkler bende kalsın elimi uzattığımda tutabilmeyi hissedeyim istiyorum.

Kalabalık caddelerin üzerime gelmesi, bu uğultu, hınca hınç trafik, akşama doğru buz kesen hava ve sanki düşünecek başka hiçbir şeyim olmaması nasıl da örtüyor sonbaharı.

Çocukluğumun o kaygısızlığı yitirilip gitmiş gibi ama yine de neyleyim derdi tasayı diyerek hayata bağlanmak en güzeli..
Hiç yoktan gülüp sevinmek
Hiç yoktan hafiflemek
Hiç yoktan sevişmek
Hiç yoktan alıp başını gitmek düşüncesi vardı her zaman
Ama hiç yoktan olmadı hiçbir zaman
Hele ki bu yaştan sonra hiç olmayacak. Bir anlam yüklenecek, bir neden aranacak.
Gökyüzüne bile baktıkça öyle derin görünecektir, içimin boşluğuna inat dolu dolu, doya doya izlenecektir.
Korkulacaktır kara bulutlardan, rüzgarla yıkanacaktır eller..
Kapılıp gideceğimdir fırtınaya, bakacaktır martılar bana..
Ve ben aktıkça akacağımdır.. denize doğru

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder