13 Ağustos 2013 Salı

Schopenhauer'la Randevu

Schopenhauer
( Karizması saçlarında)


Hep aranılan ve nadiren rastlanan mutluluğu evime getirebilmek adına yapmadığım şey kalmadığında aslında bir de bakıyordum ki yanı başımda beliriveren ve usulca fısıldayan zaman 'kendi kendine yetiyorsun ya bundan daha öte mutluluk mu olur' diyerek yüzüme bir gülümseme ifadesi yerleştirip gidiyordu. 

Zamanın içinde kayboluyordum. Basit yaşama arzusuyla bir deha gibi hissedip başarma arzusu arasında gidip gelirken ben, kaçırdığım onca enstantanede pişmanlığımı buluyordum.
 Kendimi kendime emanet ederek denklemi çözmeye çalışsam da farklı formüller bulma yoluna gidiyordum. Çünkü insan yalnızca kendine bağımlıysa ve kendiyle ilgili her şeye sahip ise paranoyanın temellerini atıyordu kendi bünyesinde.. 
Karmaşık mı oldu?
Size yemin ederim zeytinyağını yağdanlığa boşaltmaktan daha kolay:) 

Okyanusta gemisi batıp da ıssız bir adaya çıkan denizcinin sıkıntılarından öteye geçmeyecektir sizin de mutluluk yolundaki arayışlarınız.. Ta ki bulana kadar.. Ta ki hissedene kadar..


İşte o burada..yorgun geçen bir günün akşamında kesif kokusuyla, beyninden fışkıran cümleleriyle, fısıldarken  nefesiyle ruhuma kadar yerleşmesiyle ve tüm odayı dehasıyla doldurarak işini bilen bir müzisyenin çıkardığı melodiler gibi her yerde..


Ölümcül üslubuyla, ayartıcı yaklaşımıyla, felsefenin en cazibeli haliyle her daim başucumda..


Yazılar ölmez.. Yazarlara gelince.. Mutlu olsunlar be! 




1 yorum:

  1. Mutlu olurlarsa yazamazlar.
    Ya da yazmazlar, "kim uğraşıcak şimdi" durumları olur. "Mutlu mutlu dolaşırım bir de klavye başında gözlerimi mi bozucam?"... Mesela.

    YanıtlaSil