2 Aralık 2014 Salı

Eyy akıl, ordaysan ses ver !



Düşünceler pek uysal değiller, sanırım bu normal kabul ediliyor! Ele geçirileceklerini anladıklarında saklanıyorlar gizli köşelere.Kendini koruma içgüdüsü olabilir. Biz o uysal olmayan düşüncelerimizi geriye iterken bir başkasının düşüncelerini merak ediyoruz. 
Bundan yorulan vardır mutlaka, çaba gerektiriyor çünkü. Hem kendi düşüncelerinin üzerini ört hem de karşındakinin ne düşündüğünü öğrenmeye çalış. Bir havuz problemi çözmek daha hayırlı olabilir kanımca.. 

Çok üzerinde durmamak lazım akıl sağlığımız için, bizim de bir nehrin akışı, güneşin batışı, ilkbaharda doğanın canlanması gibi doğal bir vaka olduğumuzu unutmamak gerekir. Düşünebilen, üreyebilen varlıklarız ve bizim için hayat aslında fazlasıyla basitken karıştıran yine bizleriz. 

Milyonlarca yıldan beri süregelen yaşamda kendi yaşamlarımız onlarca yıldan ibaret. Hikayemiz fark yaratmayacak, nesilden nesile aktarılmayacak, adımız unutulacak, genel bir yaşam boyutundan söz edilecek.
Bunu bilmek bazen dokunuyor insana, ne için yaşadığımız önemsiz kalıyor. 
Ama sonra da  düşünüyorsun ki bir çocuğun gülümsemesi var yanıbaşında, umut var özellikle.. 
Yarından umudu kesmiş olmakla yaşamamak arasında ne fark var ki! 
Buradaki ince çizgi de önemli tabi.. Umut ederek beklenmez hayat. Başka hayat mı yok, başka insan, başka iş, başka sevgili, başka şehir mi yok! Olmadı mı zorlamıcaksın ama pes de etmiceksin..
O ilk notayı duyduğunda şarkının içinde hissetmiyorsan kendini başka şarkıların peşine düşeceksin..
Ve mümkünse kafanın derinliklerinden uzak duracaksın, hiçbir şey fazla kurcalamaya gelmiyor..
Yazının içinden çıkamıcam gibi hissediyorum.
İyisi mi Tom Waits dinleyelim..










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder