Pek de anlayamamışız demek, bu sene iptal edilmesini sessiz
sakin kabul ettiğimize göre!
Elimiz elverdiğince, dilimiz döndüğünce anlatalım o halde,
anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az misali.
23 Nisan 1920 yılında TBMM’nin açılmasıyla Türk milleti o
gün padişahın bir nevi kulu olmaktan çıkıp kendinin efendisi olma yolunda ilk
adımı atmıştır. Babadan oğula geçen saltanat dönemi kapanmıştır. Tahta verilen
değer asıl sahibi olan Türk milletine iade edilmiştir. “Egemenlik, kayıtsız
şartsız milletindir” diyerek kurduğu Cumhuriyet’in halk eğemenliğine dayalı
olduğunu belirtmiştir büyük Atatürk ve bu önemli günü çocuklara armağan
etmiştir.
Çünkü bugünün çocukları yarının büyükleridir.
İşte bunun için bayramdır, meclis açıldığı için değil. Türk
milleti özgürlüğe doğru kanat çırptığı içindir, kurtuluş mücadelesinde çocuklar
da dahil olmak üzere herkesin vatan
uğruna cepheye ölmeye gittiği içindir.
Bu bayram iki folklör gösterisinden, şenlik yürüyüşünden,
çocukların devlet büyüklerinin yerine geçmesinden ibaret değildir, neşe falan
da dolmaz insan. Gururlanır sadece. Duygulanır, pare pare olur yürekler, minnet
duyar egemenliği bize bahşeden Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına.
İşte bunu çekemiyorlar, birlik, beraberlik ruhunu. Öyle
alıştılar ki bizi bölmeye, ötekileştirmeye, bu tür bayramlarda bir araya
gelmemizden korkuyorlar, bir araya gelip de sesimizin çıkmasından çekiniyorlar.
Çocuklardan, gençlerden ürküyorlar. 23 Nisan’ın kökeninde barınan derin hüznü
bugünlere taşıyan onurdan uzaklaşmamızı istiyorlar.
Çocuklara kıymayın efendiler! Böyle yapmaya devam ettiğiniz
sürece bugünün çocukları yarının büyükleri olduğu zaman size öyle bir
kıyacaklar ki feleğinizi şaşacaksınız!