
Ülkemin gündemi dünyada eşi benzeri olmayan bir
bataklığa dönmüş durumda. O kadar acı, o kadar trajik ki artık normal olan
şeyler de normal olmamaya başladı. Eskiden günün bombası Tarkan’ın çişi, Hülya
Avşar’ın boşanması, Serdar Ortaç’ın kumarda kaybetmesi falan olurdu.
‘Banane ya ben mi kurtarıcam’ memleketi diyenler,
susanlar, oraya buraya çamur atanlar, birbirini yiyenler, provokatörler,
yalancılar, hırsızlar, adiler, yüzsüzler, troller, hepsi ayrı tellerden
çalıyorlar. Gerçekten mücadele edenler yok mu aramızda, elbette var. Ama artık
onlar da inanmıyor bu coğrafyada bir şeylerin değişeceğine.
İnanarak mücadele etmiyorlar, eşitlik için çabalayan o
insanlar, bu ülkede bir gün sosyal bir sisteme sahip olacağının inancını
yitirmiş durumdalar. Terörün biteceği, hükümet politikalarının düzeleceği,
kadın cinayetlerinin duracağı, tecavüzcülerin hakettiği cezayı alacağı, akademik
alanda gelişileceği, ekonominin düzeleceğine dair umutlarını kaybetmiş
durumdalar.
Artık yaşananlar dev bir sahnede oynanan çirkin bir
dram oyunundan başka bir şey değil. Herkes mutsuz, herkes sorunlu, herkes kötü.
Birbirlerinin açığını çıkarmak uğruna deli divane olan bir güruh.
Bu kadar kötülük içinde nasıl temiz
kalacağımızı şaşırdık!
Yanlış bir hayatı doğru yaşayalım derken
yorulduk.
Her gün insanların öldüğü, gencecik
çocukların şehit olduğu, adaletsizliğin tavan yaptığı, acı çekilen, gözyaşı
dökülen bir ülkede vicdan da etkisini yitiriyor. Aynı vidayı defalarca sıkarsın
da yalama olur ya işte o hesap!
Bir gün ağla, iki gün ağla, üçüncü gün
üzül, dördüncü gün isyan et, yüreğin yansın, için parçalansın, ee değişen bir
şey de yok, alış o zaman, zoraki alışırsın, yapacak ne kaldı ki!
Bu kirli düzeni değiştirmek için yapacağın
şeyler de elinden alınmışsa, yapacak ne var! Alışıyoruz işte, yoksa bir insan
bu kadar acıya dayanamaz. Gerçekten dayanamaz!
Kötülük ve acı bu kadar sıradan
olmamalıydı!
Medeniyetlerin, imparatorlukların yıkıldığı
bir dünya tarihinde elbette ulus devletler de yıkılır, da biz göremeyiz
muhtemelen. Ruhumuz, aklımız hapishaneye tıkılmadan önce yazalım bari, acılarla
beslenmeseydi keşke kalemimiz.
Neyse gündeme dönelim, kazık yiyince oruç
bozuluyor muydu hocam!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder