25 Şubat 2017 Cumartesi

La la land neden ödüle doymuyor?

la la land ile ilgili görsel sonucu


2016’nın en ilgi çeken, üzerinde en çok konuşulan ve ödül törenlerinden kucak dolusu ödüllerle dönen bu filmden Oscar’a ramak kalmışken bahsetmek gerekiyordu belki de. Zira 14 dalda aday gösterilen ilk müzikal film olma özelliğini taşıyor. Filmin genç yönetmeni daha önce Whiplash adlı filminde kendini ispat etmişti zaten.
Öncelikle filmin bir duygusu, ruhu var. Zor günlerden geçtiğimiz, dünyanın çivisinin çıktığını hissettiğimiz, insanlığın, aşkın, iyiliğin, güzelliğin yok olduğunu bildiğimiz, hayallerimizi ertelediğimiz, hissiz bir robota evrilme günleri yaşadığımız milenyum çağında bu film herkese iyi geldi. Aksiyonun tavan yaptığı, küfürlerin havada uçuştuğu, görsel efektlerin, bilmem kaçıncı boyutların olduğu, akıl almaz senaryoların yazıldığı sinema sektöründe Mia ve Sebastian adlı karakterler bizi geçmişe götürdü. O masum aşkların yaşandığı, ilk buluşmanın sinemada gerçekleştiği, el ele tutuşmanın verdiği o heyecan, hayallerin peşinden gitmenin dayanılmaz hafifliğinin yaşandığı masalsı günlere döndük. Dans ve şarkıların keyfi ise dışarıdaki dünyadan uzaklaşıp bambaşka bir aleme gitmemize sebep oldu.  “Ne olmak istiyoruz, bunun için ne yapabiliriz, bizi mutlu eden şey ne, bu uğurda nelerden vazgeçebiliriz?”  gibi sorulara da cavap aramamızı sağladı.
Kimine göre beklentileri karşılayamadı, kimine göre hafif kaçtı ama birçok kişi, şarkılı danslı o büyülü dünyada iki saatin nasıl geçtiğini bilemedi. Klişe olarak düşünülecek olursa böyle bir filmin mutlu sonla bitmesi gerekiyordu. Ama kötü biten bir hikayeyle sonlandı, filmin başlangıcından itibaren bıraktığı tat uzun süre zihinde kaldı ve etkisinden kurtulunmadı. İşte seyirciyi çeken de bu oldu.

Kıssadan hisse şu berbat dünyanın gamından kederinden bir müddet uzaklaşmak isterseniz, film hala vizyonda.. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder