5 Ekim 2016 Çarşamba

Ekim falan da gider bu gidişle /Turgut Uyar

Yazmak kimimize iyi gelecek ama kimseyi kurtarmayacak ne yazık ki! Bir şeylerin anlamının olduğu zamanlara dönmek istiyor herkes. Böyle bir yer olduğunun umudunu yitirdik çünkü. Giden gitti zaten, kalanlar kabullendi. 
Her şeyi!

Bir kez yenilmiyor ki insan. Her darbe iz bırakıyor, yalpalanarak devam ediyorsun. Yorgunum sanıyorsun halbuki mutsuzsun. İnsan kolay kolay yorulmuyor zira.

Şimdi uyusak mesela, uyansak ve ilkbahar gelse, ayı derler. Kış uykusu onların ihtiyacı. Biz soğukta da yaşamalıyız ki sıcağın tadını çıkarabilelim. Bu tarz ikilemler yön veriyor hayatımıza. Herkesin içindeki önlenemez gitme isteği ile vazgeçmeme inadı bir kavga içinde. Birbirlerinin ağzını burnunu kırıyorlar. Yıkılıyor içindeki binalar, patlıyor bombalar, sarsıyor seni, ölüm gibi bir şey oluyor ama ölmüyorsun işte.

Çay var çünkü, sıcak geliyor masana, istersen şeker atabiliyorsun içine ya da yanında bir parça bisküviyi kemirebiliyorsun. Güneş var çünkü, o da sıcak, ısıtıyor iliğini, kemiğini, yazın şikayet ediyorsun, serin yerlere kaçıyorsun ama asla yok olsun istemiyorsun. Arkadaş var çünkü, iki lafın belini kırıyorsun. Anne var, evlat var, sıcacık. Bir kedin var belki de, kucağında yatırdığın. Hayat var çünkü ve sen hayatın içindesin, her ne kadar çığlıklar atarak gelsen de, sen bunu yaşamak zorundasın.
Yani, eylül de gider, ekim de gider, gitmezse hapı yuttun demektir. Seneye yine gelir merak etme, gidenin arkasından üzülmemeyi kafana vura vura öğretir bu hayat sana.


Hadi sağlıcakla kal sevgili okur. Yazının bu bölümüne kadar okumayı bırakmadıysan çok da sağlıklı olmamalısın çünkü ;) 

Fotoğraf: Emine Ebru



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder