9 Mart 2015 Pazartesi

Pazartesi'ne tüküreyim




Pazartesi’nin geleceğini bilmekten Pazar günlerinin zevkine varamaz olduk.
Komple ama.. çalışan, çalışmayan, okula giden, gitmeyen.. İlk defa pazartesi görmüş gibi davranıyoruz, yapmayın gözünüzü seveyim, büyüdünüz artık!

Pazartesi’nin dili olsa da konuşsa herkesin kendinden nefret ettiğini haykıracak nerdeyse.
Bi kere pazartesi bir sendrom değil.. Down mı bu, Asperger mi, Stockholm mü, Kaçış mı, Huzursuz Bacak mı, ne yani? Niye bu kadar dert ediyoruz ki?

Ağrıyan baş, sıkışan kalp, yürümeyen ayak, kalkmayan kol hep pazartesinin suçu.. Üstelik hava kapalıysa iyice boka sarar. Bitmek bilmeyen saatler yaşanır. Trafik pazartesi sabahları normalde olduğunun iki katıdır. Ne kadar ibne patron varsa pazartesi sabahına toplantı koyar. Zihin açık olur diyen matematik öğretmeni sınav yapar. Hep pazartesi sabahı geç kalınır.
Lanet olsun, yine mi pazartesi, derken insan bi düşünmeden edemez, Amerika’nın, İsrail’in bir oyunu mu diye! İsviçreli bilim adamlarının araştırma çabalarının boşa gitmesi de bunu destekler niteliktedir.

Nedir çektiğimiz bu haftanın günlerinden.. Pazartesiye sendrom deriz, Salı sallanır, kararsızdır, Çarşamba çarşafa dolanır, Perşembe perişanlık, ee ne kaldı geriye?

Korkmuyoruz millet..geleceği varsa göreceği de var pazartesilerin..

Sen giy zırhını, kuşan silahını, bekle..

Ne demiş Sait Faik;

Yürü geç git! Lalettayin bir Mart gününün lalettayin bir Pazartesisi! Gideceksen git!