16 Temmuz 2012 Pazartesi

İŞ ARAMANIN TRAJİKOMİK ÖYKÜSÜ





Saçmalamanın yaşı yok, kuralı yok, izin alma derdi yok, sebebi de yok ama sonucu olabilir. Saçmalayan da onu göze alır zaten.

Armut piş ağzıma düş beklentisinden uzaklaşmak, vizyon oluşturmak, çevre edinmek, para kazanmak, dünyayı değiştirmek, ben de varım diyebilmek uğruna çıkılan yolculuğun bu denli virajlı olduğu ve bu dönemeçler için biraz yaşlı olduğumu kabul etmeyecek kadar inatçı hallerimle her türlü eylemin içinde buluyordum kendimi..

Bir ilki vardı tabi, internetten ilan aramak, özgeçmiş oluşturup kafa vurmak. Bu durumda sayısal loto oynamak daha yararlı gibi görünüyordu ama serde keçilik var ya misyonumuz bla bla bla diye başlayan ve sonrasında süslü cümlelerle ayrıntıları yazan şirketlerin yarısının tüm bunları umursamadıklarına ekmek çarpsın ki bire bir şahit oldum.

Yeni bir iş, yeni bir hayat sizi bekliyor, tüm birikimlerinizi hayata dökmenin tam zamanı, vizyonunuzu eyleme dönüştürüp aradığınız imkanlara kavuşmaya ne dersiniz, haydi uyanın rüyadan, tanışın gerçek hayatla, kurtulun boş vakitlerden, paranız gücünüz olsun diye üçüncü sınıf otel reklam sloganı gibi iş ilanı veren bir işverenin ne derece sıyrık olduğunu da görmeden anlayabiliyorsunuz..

Birkaç seferden sonra da nasılsa olmayacak diye gidilen iş görüşmeleri de gayri ciddi diyaloglara dönüşüyor, umut yerini salla gitsin e bırakıyor. Daha sonrasında ise seveceğin, mutlu olacağın, bildiğin, tecrübe kazandığın işi aramayı bırakıp ne olursa olsun yaparım abi tripleriyle özgeçmişini gönderivermiş oluyorsun. Netice itibariyle bir mülakatın ortasında buluyorsun kendini:
-         Demek kütüphanede çalıştınız? Çok kitap okudunuz mu peki?
-         Ben o safhayı geçtim, kitap yazıyorum artık!!
Bu sorudan sonra kopmuştum zaten, her ne derse dalga geçecek, oradan çıkabilmek için deprem olmasını beklemeyecektim.

Bir başka görüşme öncesinde doldurduğum iş başvuru formunu incelerken alındım patronun odasına. Buyurun denildi, gayet kibar karşılanıldı ama nedense formda doldurduğum ‘en çok hangi gazeteleri okuyorsunuz’ sorusunun cevabına takıldı. Adam Mardinli, ‘Sözcü mü, Aydınlık mı, Yeniçağ mı diye sorup duruyor. Evet diyorum, bu arada ülkenin geldiği durumdan, Cumhuriyetten, Laiklikten, Kemalizmden demler vurarak daha da damarına basıyorum. İçimden de adama okkalı bir hass..ktir demek geçiyor ama cillop gibi giyinip gitmişim, kalıbıma yakıştıramıyorum.

Diğer bir görüşme öncesinde sekreter hatunun kapalı ortamda sigara içmesi bahane edilerek mekan acilen terk ediliyor, bununla da kalmayıp ertesi gün tekrar arayan patrona kaçış sebebimin içilen sigara olduğu yemeden içmeden ispiyon ediliveriyor.

Sonuç itibariyle kızımın okulunda ‘annem işe gidiyor’ diyen diğer çocukların yanında; kızımın öğretmenine verdiği cevap aynen şöyle:
‘Annem iş görüşmesine gidiyor!!’
Ee iş aramak da bir iştir, nihayetinde..